29 Mart 2013 Cuma

Bebişlerİ Buluşturduk ve 2 Yaş Sendromuna Şahit Olduk

 
 2 gün evvel uzun zamandır görüşemediğim yakın dostum Maviş misafirliğe geldi. Yanında da güzeller güzeli kızı Asya. Oğlum pek bir şey anlamadı bu buluşmadan işin açıkcası ama benim, arkadaşım ve Asya için çok anlamlı bir gün oldu.
    Mavişle oğlumun ilk karşılaşmasıydı bu. Ben de heyecan duyuyordum bu karşılaşma anı gelene kadar. Hamilelik dönemimde oğlumla sohbet ederken Maviş teyzesini çok anlatmıştım ona. Nedense bundan ötürü sıcak bir karşılaşma olacağını düşündüm. Ki öyle de oldu. Barbaros gerçi herkese karşı sıcakkanlı davranır, yabancılık çekmez. Maviş teyzesini de öyle sevdi ama onun sevgisinde geçmiş sohbetlerimizin ayrı bir payı olduğunu düşünmüyor değilim hala. Tabi onlar hasretle kucaklaşırlarken Asya neler yaptı. Bu merak konusu olmuştur şimdi.
   Asya kapıdan adımını atar atmaz evi inceleme turlarına başladı. Önce rengarenk kapısıyla dikkat çeken Barbaros un odasını keşfetti. İşine yarar pek oyuncak bulamadı. Odada çıngıraklar, dönenceler, balonlar ve oyun halısı göze çarpıyordu fakat hiçbiri Asya nın ilgisini çekecek olgunlukta değildi. Biraz halıya takıldı gözü. Onu da güç bileyeceği bir oyuncak gibi görüp köprüsüne asılmaktan hoşlandığı için. Sonra sırasıyla diğer odalara geçiş yaptı. Arada da cıvıl cıvıl kendine has konuşmalar eşliğide. O sıralarda annesinin Barbaros la hasret giderdiğinin farkında olarak da arada dikkat çekmek için çaba sarfediyordu. Bizler her ne kadar sevmek için ardından koşsak da o bir annesi bir de Barbaros üzerine yoğunlaşmıştı ki sonunda dayanamadı. O güzel gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Kıskanmıştı Barbaros u ve belli etmemek sınırında kalamadı. Güç bela ikna edip aramıza aldık onu Barbaros un küçük, sevimli bir oyuncak gibi olduğundan söz ederek sevmesine çabaladık. Arada ikna olmuş gibi görünse de Barbaros un elinde gördüğü her oyuncağı istemekten alıkoyamadık onu. Barbaros un uyku vakti gelip aramızdan ayrı kaldığı anlarda artık daha sakindi. Kendisi daha 2 yaşına basmadı ama hareketleri ve tavırlarıyla bizi kendisine hayran bıraktı minik sevimli canavar. İki heceli kelimeleri yeni konuşuyordu, tabi bu da bebek dilince oluyordu. Bizim anlamamız için anne tercümanına ihtiyacımız oluyordu. Sonra, yemek yerken de özgürleşme çabaları gösteriyordu. kaşık , çatal onun elinde olmalıydı. Yemek istemediği bir şey ona zorla verilemezdi. İstediği bir şeyi yaptırmak için de ağlamak, bağırmak gibi güçlü silahlar bulmuştu kendisine. Bunu sanırım kendini ifade etmenin bir yolu olarak görüyordu. Çünkü daha konuşma dilinde akıcı olarak konuşamıyordu. Bu da onu agresif yapıyordu. Annesi o anlarında sakin tavırlarıyla Asya yı uysallaştırmaya çalışıyor, güzel cümlelerle, yumuşak dokunuşlarla sakinleştirmeye çabalıyordu. İşe de yarıyordu. Asya annesinin onu anlıyor olmasından memnun bir şekilde sakinleşiyor, çok ara geçmeden gülücükler atmaya başlıyordu.
    Bu çalkantılı dönem 2 yaş sendromuydu. 1,5 yaşından 3,5 yaşına kadar sürebilen, bebeklikten çocukluğa geçiş aşamasında miniklerin büyüme çabalarının bir sonucuydu bu. Tüm anne babaların, bebek bakıcılarının bilip de yaşaması gereken bir dönemdi. Hassas dönemdi. Bebeklerin mutlu atlattıkları takdirde ruhsal bakımdan daha sağlıklı bireyler olarak büyüyecekleri bir dönemdi. Herkeste olması gerekmiyordu. Her bebek yaşamazdı. Bu da sanırım yine bakıcılarla bebek arasındaki iletişimin bir sonucuydu. Yaşandığı taktirde de büyük dikkat gerekiyordu.
   İşte böyle bir deneyimle noktaladık günümüzü. Hem kendim için hem de Asya için inanılmaz deneyim dolu, birikimle dolu bir günü noktaladık.

 Minik canavarlar kendi dünyalarında, biz anneler kameraya konsantre :))

İşte o sevimli tosbaaa Asya Sultan:







Hiç yorum yok: