29 Ekim 2013 Salı

12. Aydan Sonra...

Neler mi değişti son günlerde;

Kendince konuşmak, en büyük mutluluğu oldu. Bir de bunu yüzümüze baka baka yaptığında verdiğimiz tepkilerden haz alması ve tebessüm etmesi de eklendi.
İstediğine ulaşamadığında hırçınlaşmak, garip seslerle sinirlendiğini dile getirmeye çalışmak eklendi.
Yürüme çabaları arttı. Başaramadığı anlarda üzülmek, vazgeçer gibi görünmek, aradan geçen bir kaç dakikadan sonra yeniden cesaretlenip tekrardan denemek başladı.
Koltuk tepelerine tırmanmak, tırmandığında da muhakkak etrafa bakarak başardığını onaylayan cümleler beklemek ister oldu.
Oyuncaklar bizim yerimizi ufak ufak almaya başladı. Sanırım hayal gücü geliştikçe kendi yaratıcılığını kullanarak oyun geliştirmek hoşuna gitmeye başladı.
Annenin yeri doldurulamaz bir konuma geldi. Ben olmadan çoğu zaman hareket bile etmez oldu. Elimi sıkıca kavradı mı bırakmak, kendi istemedikçe imkansız oldu.
Özlemek duygusu belirginleşti. Bizi karşısında gördüğünde kucağımıza atlaması, etrafındakileri, öğrendiği nesneleri gösterme isteği bu özlemini bastırma çabası oldu. Bazen de özlemi kine dönüştü. Neden onu bıraktığımızı gösterir gibi oldu belli belirsiz. O böyle olunca biz de daha bir telaşlı olduk. Özlemini gidermek adına, akşamları daha kaliteli zamanlar geçirmek adına yaratıcı oyunlar aramaya koyulduk. Karşımıza alıp konuşmalara başladık. Etrafta ne varsa gösterir olduk. Bizi anladığını da anladık. Biz konuştukça sohbetimize ortak olmak istediğini fark ettik. O nu yalnız bırakarak oda değiştirmenin bile imkansız olabileceğini, yoksa yersiz çığlıklarına maruz kalabileceğimizi fark eder olduk.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Çocuklar büyüdükçe sorumluluk artar derler ya çok doğru tespit..

Hiç yorum yok: