Gün boyu yemek yemeyen çocuğuna sevdiği türlü türlü yemekleri yapıp önüne koyan anneye " yemiycem" cevabının verilmesi, yemeği hazırlamak için geçen saatler bir yana dursun o incecik bedenin yine aç gezecek olmasının verdiği iç acıtan huzursuzluk yine bir sabır taşını çatlatabilme gücünde olabiliyor.
İsteklerinin karşılanmasını zorunlu kılan çocuk beynine bunun her zaman mümkün olmayacağını öğretebilmek, bir ilkokul öğrencisine integral anlatmak kadar zor geliyor.
Çalışan annesinin sabahları evden çıkarken kıyafetlerine yapışmak ve sinirlenerek nereden öğrendiğini kestiremediğiniz kafa atma, tokat atma gibi hırs barındıran eylemlerine anlayışla karşılık verebilmek de yine büyük sabır ve özveri istiyor.
Çocuk işte deyip de geçmek asla olmuyor. İsteklerinin altında yatan nedeni anlamak gerekiyor. Üzmeden ikna edebilecek sabrı göstermek gerekiyor. Sesini yükseltmeden, kelimeleri itinayla seçerek konuşmak gerekiyor. Birlikte geçirilen vakti doyasıya verim alarak, hasreti gidermeye yönelik olarak sarılarak, koklaşarak geçirmek gerekiyor.
Tüm bunları başarabilen anneler de büyük mücadelenin galibi olarak sendromlu süreci atlatan çocuğuyla sonraki dönemlerinde içten paylaşımlar yapabilen, engellenme karşısında sabredebilen, hırslanıp kolay öfkelenmeyen, anlayışlı çocuğuyla mutlu mesut yaşıyor ve kendisiyle gurur duyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder