Hem hissederek bulma becerisi gelişti hem de tahmin etme, sözel cümle kurma becerisi gelişti. Birlikte vakit geçirmenin inanılmaz doygunluğu zaten ayrı keyif vericiydi.
Etiketler
- 1 yaş etkinlikler (20)
- 2 yaş etkinlikler (19)
- BEBEĞİM BÜYÜRKEN (87)
- EK BESİNLER (10)
- Etkinliklerimiz (42)
- ETKİNLİKLERİMİZ (40)
- HAYATTAN ESİNTİLER (35)
- HOBİLERİM (3)
27 Ocak 2015 Salı
İçinde Ne Var?
Bir yastık kılıfının içine irili ufaklı oyuncaklarımızı doldurdum. İçerisinde küçük lego, oyuncak araba, plastik kaşık, anahtarlık, bant, eski bir telefon, misket, kartondan yapılmış bir köpek maketi gibi ufak ama dokunulduğunda hissedilebilen oyuncaklar vardı. Karşılıklı oturduk ve içerisine bakmadan dokunarak ne olduğunu tahmin etmesini istedim. Merakla içini karıştırdı. Seçtiği oyuncağı tahmin etti ve doğruluğunu görmek için çıkarttı. Doğru ise onaylandı ve alkışlandı, gururlandı. Tekrar tekrar oynamak istedi.
Sıcak-soğuk
Etkinliklerimiz içinde en hareketlisidir saklambaç. Ne zaman ki canımız sıkılır, biraz enerji harcamak, koşturmacalı, rekabet içeren oyunlar oynamak istediğimizde bu oyunu oynarız.
Bu oyun sayesinde sıralı saymayı da öğrenmiş olur Barbaros.
Bizim çocukluğumuzun klasik oyunu olan saklambaçı aynen o günlerdeki kuralıyla oynarız biz. Ebe olan kişi yumar gözlerini belirlenen duvara dayayarak. Diğer kişiler saklanır. Bizim oyunda maksimum kişi sayısı 3 tür. Anne baba ve Barbaros;)
Sobeleme işi genelde Barbaros a bırakılır. Çünkü o sobelemek için çok büyük azimle koşar. Sonrasında da alkışlanır, mutlu olur.
Bu defa saklambaç oyunumuza yumoşu da dahil edelim dedik. Barbaros u odanın dışına çıkardım ve orada beklemesini söyledim. O sırada yumoşu odanın bir köşesine sakladım. Barbaros u içeri davet ettim ve yumoşu aramasını söyledim. İlk zamanlar motive olması için gözüne çarpacak yerlere koydum yumoşu. Buldukça coştu. 'Bidaa sakla annecim ' diyerek eğlendiğini gösterince oyuna biraz daha renk katayım diyerek sıcak-soğuk kelimeleriyle, yumoşun saklandığı yere yaklaştıkça sıcak, uzaklaştıkça soğuk kelimesini sıklıkla tekrarladım. Bayıldı;) Bazen sustuğum anlarda söylememi istedi ' sıcak de annecim' diyerek. Çok sıcak ya da çok soğuk dedikçe kıkır kıkır güldük karşıllıklı olarak. Kısacası en az bir yarım saat eğlendirdi bizi bu doğaçlama oyun.
Bir sonraki gün yine saklamalı bir etkinlik bulduk kendimize. Çok sevdiği birkaç oyuncağını önüne koydum, isimlerini söyledi. Sonra arkasına dönmesini istedim. O sırada oyuncaklardan birini sakladım. Geri döndüğünde hangisini sakladığımı sordum. Hafızasını kullanarak hatırlamaya çalıştı ve çoğu zaman da buldu. Oyuncak sayısını 3 tane seçerek başladık oyuna. Daha sonra 6 ya kadar çıktık. Çok da eğlendik.
11 Ocak 2015 Pazar
Çiçekli Puzzle ve Çam Ağacımız
Pazar gününün ilk etkinliği cumartesi gecesinden hazır edilmişti. Kalın beyaz bir keçeye çiçek çizdim. Çiçeğin parçalarının aynısını renkli ince keçelere de çizdim. Eşleştirme oyunum hazırdı. Sabah kahvaltımızı yapıp biraz gülmeceli, koşmacalı oyunlarımızı oynadık. Ardından oğluş oyuncaklarının arasında kayboldu bir yarım saat. Sıkılma anına denk getirip çağırdım yanıma. Önce çiçeğin parçalarının isimlerini söyledim sonra da anlatarsk yerleştirdim. Bu kısmı es geçsem de olurmuş ki Barbaros hemencecik yerine koyuverdi parçaları.
Çiçeği tamamlayınca üzerine kelebek, arı ve uğur böceğini de yerleştirdik. İşin içinde hayvanlar varsa oyunlarımız hep daha eğlenceli oluyor çünkü.
Arkasından da çam ağacımız üzerine, kestiğim birkaç şekili yerleştirip süsledik. Bu ağacı da yılbaşı için aldığım, yeni yıla girdikten sonra da kaldırdığım çam ağacımızı hala dilinden düşürmediği için yaptım aslında. İşe de yaradı. Dile getirdikçe keçeden ağacımızı süsleyeceğiz artık. Hatta bu ağacı duvara bile yapıştırabilirim.
10 Ocak 2015 Cumartesi
Yuvarla- Yapıştır
Bu yağmurlu cumartesi gününü evde doyasıya etkinlik yaparak geçirdik. Farklı başlıklarda yazacağım hepsini.
Ama önce yuvarla- yapıştır etkinliği.
Çok basit ve eğlenceli bir etkinlik. Gerekli malzemeler koli bandı ve yuvarlak toplar ya da misketler. Ve de düz bir zemin.
Koli bandımızı yemek masamızın üzerine yapışkanı yukarıda kalacak şekilde yapıştırdım. Barbaros un küçük toplarını kamyonunun kasasına doldurup masada beni hazır nazır bekleyen oğluma verdim. Hadi yuvarla bakalım diyerek startı verdim. Ne o atmaktan sıkıldı. Ne de ben topları defalarca toplayıp ona vermekten. Kahkahalar eşliğinde geçen bir yarım saatimiz oldu.
Toplarımızdan sonra misketlerimizi de yuvarladık keyifle. Sayıca fazla oldukları için daha çok keyif verdi misketler.
Tüm misketler bantlarla buluşunca bu sefer de yapışan misketleri çıkartıp oğluma doğru yuvarladım. Yakalamaya çalıştıkça daha çok sevdi. El- göz koordinasyonunu sağlayabilmesi, zamanlamayı doğru kullanabilmesi açısından oldukça başarılı bir etkinlikti.
Oyunu öğle uykusundan sonra tekrar oynadık. Bu sefer misketleri çok daha dikkatli yuvarladığını farkettim.
Eğitsel amacı bir yana eğlencesi bizi neşelendirmeye yetti.
Unutmadan söylemeliyim. Bu oyun pinterestte bir sitede ponponlarla oynanıyordu. Ponponları üfleyerek yakın mesafedeki bantlara yapıştırmak amaç idi. İsteyenler bu şekilde de oynayabilirler.
2 Ocak 2015 Cuma
Artık evde bir çocuk var!!
Ewt, yanlış okumadınız, bizim oğluş bildiğin çocuk oldu bu günlerde. Bizimle birlikte sohbet edişi, yemek masasında sabitlenen sandalyesi, uyumadan önce ' iyi geceler' cümlesini kullanmadan odasına gitmeyişi, istemediği hiçbir şeyi zorla kabul etmeyişi, bizimle birlikte çay- kahve içişi, hata yaptığını anladığında mahcup mahcup özür dileyişi, kıyafetlerini kendi zevkine göre seçmesi, mutlu olduğunda boynumuza sımsıkı sarılması ve 'annemmm, babammmm' diye mutluluğunu hissettirmesi, sabah uyandığında yatağından kalkıp yanımıza gelmesi ve sesini en sevimli hale bilerek getirerek bize uyanmamız için seslenmesi, canı sıkıldığında ' sıkıldım' diyip yeni oyun arayışına girmesi, odadan odaya dolaşması, oyunu bittiğinde oyuncaklarını yerine kaldırması,babaannesine gitmek istediğini sabırsızlıkla dile getirişi, bakıcı teyzesinin gelişiyle annesini işe göndermesi bir olduğu için kendisini çok sevse de her sabah evimize girerken evden kovmaya çalışması ve daha aklıma gelmeyen bir çok sebeple o artık bir çocuk. Hala bir bebek gibi mıncıklanmayı sevse de, zaman zaman huysuzlandığında hıçkıra hıçkıra ağlasa da o artık bir çocuk. Sokakta elinden tutarak gezdirdiğim, bazen de özgür olmak istediği için yol boyu koşarken arkasından farkettirmeden güvenlik önelmleri aldığım bir çocuk.Merakını gidermek için etrafta göze çarpan ne varsa anlattığım, küçücük parmağıyla gösterdiği herşeyi büyük insanlara anlattığım gibi anlattığım bir çocuk.
Bu fotoğraf da evin küçük beyinin talebi üzerine çektiğimiz selfiemiz;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)