25 Aralık 2015 Cuma

"Ben Bardaktan Su İçmem"


Sabır ne büyük kelime yine bana bugün. Anne olmadan önce sabırsızlandığım herşey bir bir intikam alıyor sanki benden. Hadi buna da sabret deyişlerini duyuyorum sanki..
Neymiş efendim, bardaktan su içmezmiş. 
Kreşe giderken bugün sık sık fakat sürekli olmasa da su içtiği suluğunu da yanında götürdüydü. Akşam eve gelince farketmedik bile yokluğunu, okulda unutmuş. Kriz anı bu, en sakinlik istediğim anlarda geliyor ısrarla. Kitaplarımızı okumuşuz, sohbetimizi yapmışız, yani uykuya geçtik geçicez, o kadar yakındık yani. Susuzluk herşeydir tamam da bu anlarda olacak iş değildi. " Annecim bana suluğumla su getir" cümlesi gayet sıradan fakat düşündürücü geldi. Acaba suluğunun şuan evde olmadığını açık açık anlatmak  mı yoksa bardağa koyup suluk kelimesini dikkate almamak mı.. İkincisini yaptım uzun uzun konuşup çocuğun uykusu kaçmasın dedim fakat elimde bardağı görür görmez reddetti zaten. İşte mecbur anlatmak var bu saatten sonra diyip anlatmaya başladım. Başladım fakat gerisi anlatmaya çabalamaya döndü. Ufaktan içlenmeyle, mırıldanmayla başlayan ağlamalar, evde beklenen sessizliğin bir süre daha gelemeyeceğini söylüyordu. İkna çabaları boşuna gidiyor. Çözüm üretme becerim de sıfır durumda. Aklımı başımdan alıyor yine bu beklenmedik huysuzluk " oğlum okul açılınca gidip hemen alıcaz" diyorum, "git al o zaman diyor". Şuan gece olduğu için kimse yok ki okulda " diyorum. Haftasonunu, iki günlük arayı anlat anlatabilirsen. Zaman kavramının bu yaş düzeyinde öğrenilemiyor olmasına mı isyan edeyim, bu vakanın cuma gününe denk gelmesine mi.... 
Hıçkıra hıçkıra ağlamaların dakikaları saate çevirdiği bir gece. 
Bardak ve su yatağının kenarında, belli canı su içmek istemişti, ama inat ya ondaki de içmeden uykuya dalıyor.
Masum suratını sevdiğimle bir sabır deneyimini de başarıyla yaşadık, atlattık. Ne büyük kelime sabır.. Anneyi cennetlik yapacak bir anahtar da kendisindeymiş gibi geliyor artık bana..


Edit:  Aradan 1,5 saat geçti, koltukta tv keyfi yapan anne bir tıkırtıyla irkildi. O da ne... 
Başrol oyuncusu ayakta ve salona doğru geliyor. İlk cümlesi de ne mi oldu. Sayıklayarak uyumaktan olsa gerek " annecim ben bardaktan su istiyom"...;))

2 Aralık 2015 Çarşamba

Ne Zaman Bitecek Bu Naz Niyaz ..


Kreş günlerimiz başladığından beri hayatımızda çok şey değişti kabul ediyorum. Bir kere yemek düzenimiz on numara beş yıldızı hakediyor. Uyku düzenimiz de ha keza öyle. Ama ben bugün bir durumdan şikayet etmek, içimi dökmek istiyorum arkadaş. 
Her Allah ın günü kreş çıkışı da naz yapılır mı yahu.
İlla bir yarım saat parka gidilecek.
Arabada en sevdiği şarkı açılacak.
Asla suratın asık olmayacak. Baktığjnda seni hep mutlu görecek.
 Eve girmeden önce yiyeceği yemeğin tartışması yapılacak.
 Eve girince hemen mont, sweat, pantolon ne varsa üst baş çıkarılacak.
Pijamalar jet hızıyla giydirilecek.
Haber vermeden pijamalar kirli sepetine atılmayacak. Kıyamet kopar.
Yemekten önce en az yarım saat öpüşme koklaşma yapılıp, hasret giderilecek.
İstediği oyun istediği şekilde oynanacak. Sonra mutfağa gidilinebilineecek. Tabiii yemek de istediği an hazır olacak. Daha ısıtılmadıysa yahut pişmeye devam ediyorsa yandın, isyan sebebi.
Yemek sırasında asla zorlanmayacak. Doyduğu an ağzına gram lokma koymayacaksın. Biraz da huyuna gidilecek ki sonra masadan pamuk gibi kalksın ve deşarj olmuş vaziyette uyku öncesi kalan birkaç saatini mutlu geçirsin. Yoksa paparayı yersin.
Bunlar bir günde % 99 unu mutlak suretle görmeden edemediğimiz naz niyazlarımız. Arada yaratıcılık yeteneğini konuşturan küçük adam akla hayale gelmeyecek yeni nazlar üretmek konusunda da oldukça başarılı olabiliyor.
Bana mı ne yapmak düşüyor. Ya sabır diyerek yüz ifadesini çirkinleştirmeden sakin kalmaya azami gayret göstererek günü noktalamaya çalışmak. Daha ne olabilir ki dimi...