19 Eylül 2014 Cuma

Barbaros'un Sözlüğü

İtiraf etmeliyim. Her geçen gün oğlumla zaman geçirmek bana daha çok keyif veriyor. Artık karşıma alıp sohbet ediyorum diyebilirim. Gündelik konuşmaların çoğunu anlıyor. Basit ricalarla ona görevler verdiğimde keyifle yerine getiriyor. Oyuncaklarını oynadıktan sonra toplamak, su içmek istediğinde mutfaktaki masada bulunan yerinden alıp içmek, kitaplığından kitaplarını getirmek, çöpü çöp kovasına atmak en sevdiği görevler bu ara. Umarım hep böyle devam eder. 
Konuşmalara devam edersek iki kelimeye geçiş evresine de girmiş sayılırız. Bazı basit ekleri de kelimelerine katmaya başladı. Yaptım, gittim, uyudum gibi..
Tabi konuşurken kelimeler ufak tefek değişikliklere uğramıyor değil;) Bu yazıyı yazma fikrim birkaç aydır gündemimde olduğu için o zamandan bu yana kaydettiğim kelime listemi paylaşmak istiyorum. Ara ara aklıma geldikçe, oğluş konuşmalarıyla beni mest etmeye devam ettikçe de eklemeler yapacağım.
Hadi kelimeleri kopyalayalım aşağıya;

Dobada- dondurma

Badade- babanne

Covba- corba

Yuş- su

Şadagak- salıncak

Kaydagak-  kaydırak

Tepçe- kepçe

Gıga- greyder

Şakık- yastık

Aaba- araba

Mosinet- motorsiklet

Lıgala- çikolata

Düdü aba- şükriye abla( bakıcımızı böyle çağırıyor)

Talya- talha

Meyra- hümeyra

Tüdel- tünel

Annemin- annecim

Yocacak- zonguldak

Namana- naile hala

Yıdış- yıldız

Fenaçe-  Fenerbahçe

Abıgı-  Ayakkabı

Sacacak-  saklambaç

Akamaya-   Ankaranın bağları

Gigiye-   Jingle bells

Otis-  otobüs

:)))))))))))<3

Ne güzel şey çocuk olmak.
Saflığı yüreğinden eksik etmeden yaşamak...
Keşke çocuk kalsaydık diyen şaire katılmamak içten bile değil...







Geometrik Şekilleri Öğreniyorum: volume:1


İlk şekillerimiz; daire, üçgen ve kare. Neden bu şekiller? Özellikle seçmedik ama oyuncaklarımızın içinde daha çok bu şekiller yer aldığı için kolaylık olur diye düşündük. 
Anne birkaç ay önce keçeden malzeme kullanarak hazırlamıştı bu şekilleri ama o zamanlar sadece cırt cırtları çıkarıp takmakla ilgilenmişti bizim tosbaa. 
Günlerden geçen pazar olunca anne sahilde oğluyla gezintiye çıktığı sırada tesadüfen midir bilinmez bu şekillere birebir benzeyen taşları bulunca hemen attı çantaya. Eve geldi yıkadı, pakladı. Sonra da oğlunu heyecanla etkinliğe çağırdı. Önce keçelerle taşları eşleştirdiler, isimlerini sık sık tekrarlayarak hafızaya aldılar. Sonra da taşları boyalar ve ponpon fırçalarıyla boyadılar. 
Keyif verdi mi verdi. Etkinlikten fayda elde edildi. Mutlu mesut bir yarım saat geçirildi.
Bu arada anne neden bugün kü yazısını 3. Kişiymiş gibi yazdı. Orasını o da bilemedi.;)

Hadi resimlere de bakalım;












12 Eylül 2014 Cuma

Bebekle 2. Tatil


Bebekle tatil deyince bir çok ebeveyn aynı soruları getirir aklına. Gideceği yerden tutun da nasıl gideceğine kadar bir çok soruya cevap bulmadan yola çıkmaz. 
Aslına bakarsanız çok da derinlemesine düşünüp zaten yazın bir küçük bölümüyle sınırlı olan tatil günlerini stresle, telaşla geçirmeye pek de gerek yok bence. Nasıl olsa küçük yavrumuz evde de olsa küçük sıkıntılar atlatabiliyor her türlü önlemi almamıza rağmen. Evdeki kurulu düzene alışan ve hep buna bağlı yaşayan bebekler de sonraları yeni ortamlarla karşılaştıklarında sıkıntı çekiyorlar. O nedenle bebeğiniz kaç aylık olursa olsun imkanınız doğrultusunda farklı yerlere götürme fırsatları yaratın derim ben.

Biz eşimle aynen anlattığım gibi yaptık. Geçen sene oğlumuz 8-9 aylık iken küçük bir tatil denemesi yapıp gayet de başarılı olmuştuk. Aslına bakarsanız riskli bir dönemde ev dışında otel odalarında vakit geçirme ortamı oluşturduk. Neden derseniz, oğlumuz tam emeklemenin doruklarındayken temizliğini gözlerimizle net olarak göremediğimiz zeminlerde emeklemesine izin vermek durumundaydık. Ellerini kirlenmişken ağzına götürdüğünde bunu her vakit farkedemeyecek olacağımızı biliyorduk. Fakat eşim de ben de bunu kuruntu yapmadık. Hijyen ortamını farkettiğimiz anlarda sağlayacağımızı biliyorduk, arada gözden kaçan olursa bunu da belki içimizi rahatlatmak için söyledik ikimiz de ama çocuğumuzun mikroba da ihtiyacı vardı. Çok şükür bu mantıkla bu güne kadar geldik, oğlumuz 37 derecenin üzerinde ateşle henüz çok şükür karşılaşmadı. Bunun yanında hastanelere sık taşınmak zorunda kalan bir bebek de olmadı. İşte rahat bir ebeveyn olmanın ödülü bu olsa gerek. 
Bu sene de aynı mantıkla yola çıkarak yalnızca gideceğimiz otelin oğlumuzun ihtiyaçlarını karşılayabilecek yapıda olmasına dikkat ederek tercih yaptık. İhtiyaçtan kastım da oğlumuzun parkı çok sevmesi aynı zamanda suyu da çok sevdiği için küçük cüssesine uygun derinlikte bir havuzun bulunmasıydı. Ha bir de herşey dahil konseptli bir otel olmalıydı ki zamanımızın tümünü ailecek keyif etmeye ayıralım. Bol çeşitli menülerden oğlumuzun damak tadına uyabilecek çeşitlilikte yemekler bulabilelim. Bu saydıklarım zaten profesyonel hizmet veren bir çok otelde mutlaka bulunan özelliklerdi. Biz de gitmek istediğimiz yerde bu tarzda bir otel araştırarak rezervasyonumuzu yaptırdık. 
Her günü dolu dolu geçen, yılın stresini bir hafta gibi kısa bir sürede atmamızı sağlayan güzel bir tatil yaptık. Oğlumuz farklı yerler keşfetmenin mutluluğuyla bizimle beraber tüm etkinliklere katıldı. Hatta sayesinde deniz kenarında pinekleyerek yakıcı güneş ışınlarına saatlerce maruz kalmaktan kurtulduk. Her gittiğimiz yerde maksimum 45 dk oynayabildiği için sayesinde gün boyu farklı aktivitelerde bulunduk. kah yüzdük kah parkta oynadık, kah kumlardan kaleler yaptık. Öğlen saatlerinin kızgın güneşini de görmeden oğluşla beraber güzellik uykusuna yattık. 

Arada sıkıntılar olmadı değil tabi. Oğlumuzun bu aktif hali bazen bizi fazlasıyla yordu. Yemek yemeyi çok fazla sevmediği için onlarca çeşit arasından da sevebileceği yemeği bulmak hayli güç oldu. Bu anlarde evdeki düzeni otelde tutturamamanın sıkıntısını yaşadık. Ama yine söylüyorum, bunu da çok kuruntu etmedik. Oğlumuza tatil öncesi yaptırdığımız tahlillerde vücudunda herhangi bir eksik vitamin veya mineralin bulunmuyor olması bizi rahatlattı. Yine de tatil dönüşü bu konunun da icabından geleceğimizi konuşarak günleri sıkıntısız geçirdik.

İşte o güzel günlerimizden hatıra bir kaç kare..