16 Ağustos 2013 Cuma

Hobi Zamanı..

    Yazın sonlarına doğru yaklaşıyoruz Karadeniz ikliminin şartlarını dikkate alırsak. Yaz tatilini dolu dolu geçireceğimi hayal etmiştim bol zamanım olacağını düşünerek fakat nasıl geçtiğini anlamadan 3/4 ünü tamamladık hala ortada bir ürün yok diye düşünürken iki gün önce araştırmalarına başladığım cam üzerine peçete dekupajı çalışmalarımın ilkini dün akşam üzeri tamamladım. Acemi işi oldu biraz ama beğenildi. Olumlu yorumlar alınca da gaza gelen ben, yine dekupaj çalışmaları üzerinde duracağım Allah izin verirse. İşte yeni hobi çalışmam :)



İlgilenenler için de cam üzerine peçete dekupaj çalışması nasıl yapılır, kısaca anlatayım:
 Öncelikle malzemeler:

akrilik boya
ponpon fırça
peçete tutkalı
uygun desenlerde peçeteler
vernik

Bu iş için bir meyve suyu markasının cam şişelerini kullandım. Eşim yaz kış soğuk su içtiği için buzdolabında daha güzel görünmesi için ilk aklıma gelen, bu şişeleri güzelleştirmek oldu.
 Öncelikle cam şişeleri güzelce yıkadım, üzerinde marka yazısını bulaşık teli ile çıkardım. Hiç pütür kalmadı ve iyice kuruladım.
 Sonra istediğim renklerde akrilik boyayı şişenin üzerine ponpon fırça yardımıyla sürdüm. Ponpon fırça dediğimiz şey de süngere benzer yalnız biraz daha yoğun ve sert fırça oluyor. Sürerken iz bırakmaması için onu kullandım.
Ardından kurumaya bıraktım. Aynı işlemi kuruduktan sonra tekrarladım ki iyice rengi otursun.
Sonra istediğim desende peçeteyi incecik olacak şekilde katmanlarından ayırdım. Bu iş de peçetenin şişe üzerine düzgün yapışması için gerekli.
Sonrasında da istediğim deseni peçeteden kestim.
Peçete tutkalı ile şişenin üzerine yapıştırdım. Unutmadan söyleyeyim, tutkalı fırça ile desenin ön yüzüne yani dışarıda kalacak yüzüne sürdüm. Peçete çok ince olduğu için tutkal hemen arka tarafa geçti ve yapıştı. Bu işlem sırasında biraz dikkat edilmesi gereken nokta peçetenin yapışırken kırışmaması ve kopmaması.
Tutkal kurudukça 2 defa daha sürdüm ki çıkma olmasın.
Ardından vernik ile tüm şişeyi vernikledim. Bu işi de 2 kez tekrarladım. İyice kurumaya bıraktım. Desenli şık şişelerim buzdolabımdaki yerlerini aldılar.
Fotoğraftan da görüldüğü üzere gayet şık duruyorlar nazarımca.
Bundan sonra da birkaç saklama kabım ve mutfak masamı süslemek üzere sakladığım maden suyu şişesini boyayacağım vakit buldukça.
Hobilerime ve ortaya çıkan ürünlerime bayılıyorum. Yaşasın boş zamanlar, yaşasın hobi merakım..:))







15 Ağustos 2013 Perşembe

Bakıcı İle..

    Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Hal böyle olunca küçüğümün bakımını sağlayacak bir bakıcı ile tanışma zamanımız da gelmiş oldu. Aynı mahallede oturduğumuz bir bayanla anlaştık ve pazartesi günü ile birlikte oğlumun durumu öğrenmesi amacıyla evimizin kapılarını açtık.
    Bir anne olarak bebeğimin en ideal şartlarda büyümesi, gününü mutlu bir şekilde sürdürebilmesi, sağlıklı olabilmesi istediğim tek şey. Bunu kendim en mükemmel şekilde yapabileceğimi biliyorum. Aynı özeni ben yokken de gözetecek bir insan istiyorum. Ağladığında derdini anlayabilecek, onunla aynı dili konuşabilecek, eğlenebilecek, oynayacak, huzurlu bir şekilde uyutacak bir insan. Daha tanışalı 3 gün oldu, ilk izlenimlerimden olumsuz bir sonuç almadım, umarım gelecek günlerde, aylarda da fikirlerim hep bu doğrultuda olur.
   Çalışmak kadın hayatı için önemli bir aşamadır mutlaka. Çok şey istediğimi biliyorum fakat keşke yeni anne olmuşlara, bebekleri 3 yaşına girene kadar imkanları esnetilmiş çalışma şartları uygulansa da anneler yaşamlarının bu 3 yılında bebekleriyle doyasıya vakit geçirebilse, ruhsal açıdan tam anlamıyla oturmuş bireyler yetişebilse..

11 Ağustos 2013 Pazar

Yanlış Biliyormuşuz Meğerse..

 Diş çıkarma döneminde bebeklerde görülen genel sıkıntılardan biri de yükselen ateştir. Hepimiz de büyüklerimizden duyduğumuz kadarıyla dişlerin ateş yaptığını düşünürüz.
Bugünlerde oğlumun çıkmakta direnen dişlerinin sıkıntısını çekiyoruz ailecek. Oğlumuz ateşler içinde kıvranırken bizler de çaresiz ateş düşürücüler vererek onu sakinleştirmeye çalışmakla yetiniyoruz. Bu zor günleri daha rahat atlatabilir miyiz diye araştırıyoruz, bizim geçiyor olduğumuz yollardan geçenlerden tecrübelerini dinliyoruz.
Bilmemek kötü şey dostlar.. Öğrenmek ise harika ötesi.. Dün öğrendiğim küçük bilgiyi sizlere veya yakınlarınıza lazım olabileceğini düşünerek paylaşmaya karar verdim ki, olay şu, Bu yükselen ateş esasında dişlerin sebebiyet verdiği bir ateş değilmiş. Asıl olan, diş çıkarma döneminde bebekler biraz daha iştahsız, biraz daha huzursuz oldukları için zayıf düşen savunma mekanizmalarının vücuda giren mikroplara karşı gösterdiği direncin düşmesiymiş. Mikrop bu, her türlü yolunu bulur ve vücuda girer, farkında olmadan. Tabi bu dönemde hijyen şartlarına biraz daha dikkat etmek belki de yaşanacak sancılı dönemi biraz daha rahat atlatmalarında yardımcı olacaktır. Yeter ki onlar huzurlu olsun..

8 Ağustos 2013 Perşembe

Bayram Geldi İyi ki Geldi

Azıcık yaşını almış, çocukluğunu geride bırakmış herkesten duyarsınız ' Nerede o eski bayramlar ' cümlesini.  Kesinlikle katılmadığım klişe olan bir kaç cümle varsa  şu hayatta bu da o cümlelerden biridir. Eski bayramlar değil esas mesele, biz eskisi gibi değiliz. Artık eski günlerdeki gibi sabahın erken saatlerinde kalkıp kapı kapı dolaşmıyoruz şeker ve harçlık toplamak için. Bayramlıkları giyeceğimiz günleri saymıyoruz günler öncesinden. Büyüklerimizi görecek olmanın , onların kucaklarına koşup sevgi dolu bakışlarıyla şımartılmayı beklemiyoruz. Belki de bu yüzden kuruyoruz bu cümleyi değil mi..
Bayramdan bir kaç gün evvel ben de oğlumun ilk bayramında giymesi için özel hazırlık yapmak istedim ve bir avm ye gittim alışveriş için. O kadar kalabalıktı ki mekan, şöyle bir baksanız neredeyse çoğunu çocuklar oluşturuyordu. Cıvıl cıvıl , neşeli sesleri yankılanıyordu duvarlarda. Her biri kendisine kıyafet seçme telaşındaydı, beğendiklerini birbirlerine, ailelerine gösteriyorlardı. Durup öylece seyrettim bir süre onları. Nasıl da mutluluk akıyordu gözlerinden. Orada dedim kendi kendime. Sırf bu görüntüler bile bayramları hala güzel kılmak için kafidir benim için. Öyle ki daha 10. ayına girmemiş oğluma bayramlık alırken benim duyduğum haz da neredeyse o çocuklarınkinden farksızdı. Sonra içimde günler öncesinde başlayan, uzun zamandır göremediğim yakınlarımı görecek olmak, uzaktaki sevdiklerimin seslerini duyacak olmak bile heyecan vericiydi. 3 gün de olsa insanların sokaklara çıkarken daha özenli olmaları, ne bileyim bir markete, otobüs durağına, kafeye gidildiğinde iki cümleyle tanımadıklarının bile bayramlarını tebrik ediyor olmaları bence bir çok şeyden daha anlamlı. 
Yani bayram benim için hep anlamlı. Nasıl her yaşın ayrı güzelliği varsa her yaşta yaşanan bayramların da ayrı bir güzelliği var.

6 Ağustos 2013 Salı

Günün Menüsü 2

Bu aralar oğlumda haddinden fazla bir iştahsızlık mevcut. Önceden severek yediği yemekleri bile istemiyor. Hal böyle olunca ben de değişik tatlar tatmasını sağlayarak beğeni kazanmasına çalışıyorum.
İşte bugünkü menümüz, az da olsa tatması yeterli, hadi siz de buyrun:
Bu arada artık bizim yediğimiz yemekleri sunuyorum oğluma. İçerisine az miktarda tuz koymayı ihmal etmiyorum. O nun da bir damak zevki var değil mi, saman gibi yemekleri yememesini yadırgamamak lazım.

SABAH

Kahvaltı: Kaşık maması + peynir+ pekmez + dövülmüş badem

Ara Öğün: Şeftali püresi içine 3 adet bebe bisküvisi

ÖĞLEN:

Patates püresi + havuç püresi karışımı içerisinde peynir

Ara Öğün: Yoğurt

AKŞAM:

Sulu köfte yemeği

GECE:

İrmikli mama  içerisinde yarım muz

1 Ağustos 2013 Perşembe

Hafıza Oyunu

     Barbaros la tüm günü beraber geçirince insan ister istemez etkinlik de planlamak istiyor. O nun uyuduğu vakitlerde internette site blog demeden geziyor, araştırıyorum. Yaşımıza uygun etkinlikleri not alıyorum.
Bu günlerde üzerinde durduğumuz etkinliğimiz evdeki eşyaların isimlerini hatırlama üzerine kurulu. Temelde amacımız hafızayı güçlendirme  ve karşılıklı iletişim becerilerini artırma.

     Bunun için önce hangi odadan başlamak istiyorsak karar veriyoruz. Biz daha çok salonda bulunduğumuz için salonu tercih ettik. Yeri kolaylıkla diğerlerinden ayırt edilebilecek eşyalar seçiyoruz. Masa, televizyon, lamba, perde, koltuk, çiçek, halı,oyuncak gibi mesela. İlk aşama için 3 eşya seçiyoruz.Oğlumuzu oturtup eşyaların yanına gidip göstererek isimlerini telaffuz ediyoruz. İlla ki eşyaların yanına gidiyoruz ama. Kendilerinin de o sırada bize konsantre olması şart tabi. Gün içinde bunu birkaç kez tekrarlıyoruz ki hafızalarında yer edebilsin. Bizim ilk üç eşyamız duvardaki saat, lamba ve tablo oldu. Oğlum arada karıştırsa da şimdi sorulduğunda bu üçünün yerini gözleriyle bize gösterebiliyor. Neyi soruyorsak onun bulunduğu yöne kafasını çevirip bakıyor. Bu da demek oluyor ki öğrenebiliyor. E bu da doğal olarak anne baba olarak bizleri mutlu ediyor:)

    Benim oğlum gibi bebeğiniz 8-9 ay civarlarındaysa bu etkinliği yapmaya başlayabilirsiniz demektir. Bu aylardaki bebekler artık hafızalarını etkin bir biçimde kullanabiliyorlar.

Ve İlk Dişimiz Çıkar :)


   Diş çıkarma konusunda büyüklerin demesine göre seyir anne babanınkine benzer olurmuş. Yani anne- baba bebekliğinde dişleri geç çıkmışsa bebekleri de onlar gibi geç çıkarır derler. Bizim bebek için doğru oldu bu tez. Bugünlerde patır patır patlamaya başladı diş etlerinden dişlerimiz. Alt damaktan iki tane, üst damaktan bir tane olmak üzere, beklenen dişlerimiz geç de olsa oğlumun ağzında yer etmeye başladılar. 
Denildiği kadar da sıkıntılı geçti bu dişlerin ilk kez kendilerinin gösterme aşamaları. Oğlum ne yemek yemek istedi ne de uyanık olduğu vakitlerden keyif aldı. Onu bırak gece uykuları da bölük pörçük oldu. Saat başı kalkıp huysuzlanır oldu. Neyse ki çok uzun sürmedi bu dönem. Dişler başlarını damaktan çıkarır çıkarmaz normale döndü bizimki.