28 Mart 2014 Cuma

Bir Karton Kutu ile Neler Yapılabilir ki...


    Biz annemle yapacak o kadar çok şey bulduk ki...
    Evimize geldiği ilk gün anladık zaten çok eğleneceğimizi. İçerisinden öıkan oyuncaktan çok kutuyla ilgilendik desek yeri. Önce keşif amaçlı olarak inceledik. Üzerindeki bantları çıkartabilmek için yoğun emek harcadık. Baktık ki gücümüz yetmiyor, vazgeçtik. İyi ki vazgeçmişiz. Öylesine evirip çevirirken eni boyu en fazla 30 cm genişliğinde olan bu kutuya girebilir miyiz acaba diyerek ilk deneme girişiminde bulunduk ki başardık, çünkü girmek ne kelime yüksekliği 120 cm i bulan kutunun bi ucundan öbür ucuna emeklemek inanılmaz keyifli geldi. Yılmadan belki de o gün bu emekleme işini bir otuz kere tekrarladık. Uyku saatimiz gelmese daha devam da ederdik eminim. Ertesi gün akşam tekrar anneyle oynamak üzere kutuyu güvenli bir kenara koyduk. Ertesi akşam Tünel Oyunu adını verdiğiniz bu oyunla başladık tekrar eğlenceye. Bu kez baba da katıldı bize. Kutu bu kez gizlenme noktamız oldu. Başımızdan aşağı geçirip gizlendik kamufle olan askerler gibi. Sonra da salon mutfak demeden dolaştık kahkahalar eşliğinde. 
    Ardından yorulduk yine uyku saati geldi yine. Annenin ısrarıyla uyumak durumunda kaldık yine. Ertesi gün yine oynayacaktık nasıl olsa. Keyifle masallar eşliğinde uyuduk mışıl mışıl.
    Yine ertesi gün oldu. Bu kez karton iyice eğlenceli bir hal almaya başladı annemle bize. Bu kez tünelimize girmekle yetinmedik. İçerisine arabalarımızı da sıraladık. Ardından sürükledik içeriye, arkasından da kendimiz tabi. Sonra trafik yoğunlaşınca arkalarından itelemek zor geldi. En iyisi az biraz eğim koyalım devreye dedik. Saldık arabaları bayırdan aşağıya. Hoşumuza da gitti hani vınnn vınnn yaptık arkalarından. Derken o eğimli yol ne yaptı etti bizi de çekti içerisine. Koyduk kutumuzun altına yastığı, sonra koyuverdik kendimizi kutudan aşağı. İşte bu da hit oyunumuz oldu. Dakikalarca kaydık aşağı ister baş aşağı ister ayak aşağı. Kaydıkça kaydık da kolay kolay yorulmadık. Terledik, bir bardak suyu bitiresiye içtik. Baktık ki enerjimiz bitti. Anne artık dedi "hadi süt içelim". Sütümüzü salıncakta sallanırken içnek de ayrı bir keyiftir bizim için. Yastığımızı da aldık nı yanımıza değme keyfimize. Annem salıncağımı sallar bir yandan da blogunu yazar, ben de keyifle sütümü içerim biberonundan. Sonra da gözlerim ağırlaşır, tatlı rüyalarda melekler beni bekler. 
     Yarın yeni oyunlar kurması için Allah ım anneme yaratıcı düşünme gücü ver.

    Bakın bunlar da birkaç günlük maceramızdan kareler...
























10 Mart 2014 Pazartesi

Kürdan ve Baharatlıkla El Becerisi Geliştirme

Bu yaş döneminin genel özelliği olsa gerek Barbaros da yaşına girdiğinden beri inanılmaz bir hareketlilik başladı. Tırmanışlar, sarkmalar, atlamalar, zıplamalar ve daha bir çok akrobasi denemesi. Oğlumu koltuğa oturtup da meşgul edebildiğim süre belki de en fazla 15 dakika. Bu dakikalara da çok eğlenceli etkinlikler sokabilirsem tabi başarılı olabiliyorum. Yoksa beşiğinden aşağıya inme denemeleri yapmak daha cazip geldiği için elimden tutup odasına sürüklemesi an meselesi oluyor. 
Ben de biraz tembel bir anneyim sanırım ki oturarak birşeylerle meşgul etmek işime geliyor. Tabi bu anları yaşamak istiyorsak o anları eğlenceli hale getirmek de vazifemiz oluyor. Araştırmalar, planlamalar derken, blogcu arkadaşlarım ve pinterest sağolsun imdadıma yetişiyor. Haftanın her gününü dolduracak etkinlikler buluyorum, kendime uyarlıyorum ya da esinlenip orjinal fikirler buluyorum.
Çok gecezelik ettik, sadede gelelim: bu etkinliği "tatlımoglum" bloğunun sahibi arkadaşımdan aldım. O sayfada ilk okuduğum zaman demiştim ileride yapmalıyım diye kendi kendime. Zaman ne de çabuk geçiyor, oğlumun küçücük parmaklarıyla o kürdanları tutabilmesi bile harika. 
Neyse. Etkinlik için gerekli malzemeler bir miktar kürdan ve kürdanın geçebileceği büyüklükte deliklere sahip bir baharatlık. Oturtun bebeğinizi yanınıza, alın malzemeleri önünüze ve başlayın kürdanları atmaya. Attıkça da ne kadar keyif aldığınızı belirten ifadelerle bakın ki küçük kurbağanız da hevese gelsin. Bir süre sonra elinizden almak istemesi lazım kürdanları. Baktınız ki aldı bu sefer de yüreklendirme faslı başlıyor, aferinler, bravolar havada uçuşsun her denemesinde.





 Öyle mutlu olacak ki başardıkça. Elinden alamayacaksınız kürdanların hepsini içeri sokana dek. Oturmayı sevmeyen miniğiniz heyecanla başarmanın hazzını yaşayacak , küçücük cüssesi kendisiyle gurur duyacak. 
Eğer bebeğinizin yaş dönemi uygunsa bu ve benzeri etkinliklere mutlaka zaman ayırın derim. El göz koordinasyonu ve dikkat becerilerinin gelişmesi için çok faydalı oluyor. 


Bakın benimkinin mutluluğuna, yattığı yerde bile elinden düşürmüyor;)




8 Mart 2014 Cumartesi

Sayıları Öğrenme Vakti: 1, 2, 3..

Bu haftaki etkinlik konumuz sayılar. Eğlenceli oyunlarla ilk üç sayma sayısını öğreniyoruz. Cümlelerimizde sık sık kullanıyoruz. Keçelerimizle görselleştiriyoruz. Eğlenceli oyunlarla da ilgi çekici hale getiriyoruz.

Hafta içinde hazırlamış olduğum materyalleri sabahları oğlumun uyandığında ilk uğradığı yer olan salonun ortasına koyuyorum. Kalkar kalkmaz beyin de dinlenmiş haldeyken duyduğu ilk kelimeler hafızada çok daha hızlı yer buluyor. Renklerin cazibesi de keçelerden oluşturduğum sayılarımı daha bir çekici hale getiriyor. Oyuncaklarını parçalamayı seven oğlum için bir hırs kaynağı oluşturuyor parçalayamaması. Bizler de ev halkı olarak madem yırtılamıyor o halde üstüne basalım, zıplayalım diyerek sayıları halının üzerine yerleştiriyoruz. Hangisini söylersem o sayının üstüne basıyoruz. Bazen yarışıyoruz. Bu da ardından gelen BRAVO kelimesinden kaynaklansa gerek, pekiştirildiği için daha bir zevkli hale geliyor.




Tv de de bu etkinliğimizi destekleyen bmlümlerin olduğu bir kanal var. Zamanlamayı denk getirebildiğimizde seyrederken çıkan sayıları da elimizdekilerle eşleştiriyoruz. Müthiş bir öğrenme ortamı oluşuyor. 
Bu arada bir de duvara yapıştırmalar da astık. Arada onları çıkartıp yapıştırmak da sayılar etkinliğimizin bir parçası. 



Bu yaş dönemi çocukların algılarının öğrenmeye en açık olduğu bir dönem olduğu için ne kadar zenginleştirsek o kadar faydalı olacağı düşüncesindeyim.o yüzden yine yineliyoruz . 
Haydi öğrenmeye devam;))

5 Mart 2014 Çarşamba

Bahar Erken Geldi



1 yaşını geçip de yürümeye başlamakla beraber hareketliliğimiz de arttı. Yürümenin pratik kazanmasının bir sonucu olarak koşmak, zıplamak, tırmanmak vazgeçilmez oyunlarımızdan oldu.

Ee bahar gelince de koltuk tepelerine çıkarak attığımız enerjiyi parklarda salıncakta, kaydırakta atmak, sağa sola umarsızca koşmak aile olarak hepimize farz oldu. Ailecek diyorum, çünkü BArbaros nereye tırmanıyorsa tedbir için biz de tırmanıyoruz. Bence keyifli de oluyor. Çocukluğumun eski heyecanlarını hatırlamış oluyorum. Kaydıraktan kaymanın bu kadar keyif verici olduğunu çocukken de düşünmüş müydüm acaba;)

İş çıkışı eve koşarak gitmek, hemen topuklu ayakkabılardan kurtulup eşofmanı, spor ayakkabıyı giymek ve Barbaros a ADDA sihirli kelimesini söyleyip yüzündeki heyecan dolu gülümsemeyi görmek inanın ömre bedel.